26 Temmuz 2011 Salı

Kodadı Sibel

Bazen çatan kaşlarımdan mıdır nedir, kendimi çok olumsuz biri gibi hissediyorum. gerçi bu son zamanlarda yaşadığım bazı olaylardan da kaynaklanabilir. İzmir'den uzun zaman önce tanıdığım Sibel diye eski bir tanıdığımı gördüm yolda, Sibel'in garip bir psikolojisi ve uzun bıyıkları vardı. o kadar psikolağa gitti ama "ben bu kızın derdini beş dakikada çözerim" diye ortalarda gezdiysem de kimse bana projemi sormamıştı. ne ilginç bazı insanlar bıyığım çıkmıyo diye dert yanar, bazılarının mutluluğu iki lazer epilasyonu yakınındadır... Sibel sanki hayatla ilgili tüm problemlerini çözmüş gibi yanıma gelip sıkıca sarıldı önce, sonra ellerini omzumdan çekmeden bana şöyle bi uzaktan bakıp "Taattlımm, neyin var, çok kötü görünüyosun!" dedi. ay yok, der gibi dudaklarımı oynattım, ama tüm sinerjimle "kapa çeneni" mesajı gönderdim, almadı. "ay yok çok kötü görünüyosun, kendine bakmıyosun" demeye başladı.  insanlara nedir ne değildir sormadan, peşin hüküm verme tiki var bunda da...benim de sinirden saçlarım dikleşmeye başladı. "Kusura bakma, biraz bıyıklarım uzadı, kuaföre gidip aldırıcam" diyecek oldum imalı bir şekilde, değmezdi. nedendir bilmem, aklımda bir şarkı dolanıyordu günlerdir, hala mırıldanıyorum, "amman salakooo yandım salakoooğ". ah Sibel, kötü görünüyormuşum, ah Sibel, bi de "çok güzel kızsın, bi de kendine baksan, su saçlara bakkkk" de de, kendimi atayım şuradan. burun kılların da mı uzun senin...
Bir an babamı özledim... babamın deprem muhabbetlerini, İstanbul'da en az gırk elli bi bil kişi ölür diyolar, rus ruleti oynuyormuş İstanbul ... Annemin temizlik takıntısını özledim... Ablamın kokoşluğunu, yeğenimin aptallığını ve mutluluğunu...OF beni köyümün yağmurlarında yıkasalar ya! 
Ama ne zaman, ne zaman bir samimiyetsizlik sezsem birinde, aklım o zaman başıma geliyo, o zaman... Samimiyet bir yetenek işi ve sonradan kazanılıyor...sonradan...öperim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder